Bugünkü değerlendirmeme ilk koşudan başlamak istiyorum.
KARAGÜL CAN bence çok potansiyelli, ileride adını klasik yarışlarda göreceğimiz bir at.
Ancak ilk koşuda SÖKMEZHAN gibi mahalli yarışlarda koşan bir at tarafından etkisiz hale getirildi.. Bir önceki yarışında bekleyen SÖKMEZHAN'ın kamçı sopa liderliğe çıkması da apayrı bir olay ama Ahmet Çelik'in, ayarında bir jokey olmayan Ahmet Arslan'la hele de sonuncu olacağı belli bir atla inatlaşması kabul edilebilir gibi değil..
Gazi şampiyonu jokeye hiç yakışmadı..




İlk ayakta; Özcan'ın hakkını teslim etmek gerekir, genelde liderliği alma niyeti olduğunda bindiği at ister seri ister ağırkanlı olsun, tepinerek alma yoluna gider.
Bu kez ZEA BIDDY 'nin ısrarcı olmayacağını anlayınca atını hiç üzmeden kafaya çıktı ve RED ORCHESTRA da çok sağlıklı olunca ona düzlükte hep cevap verdi.
PACE 'nin her zamanki kısa sprintini izledik, kolay kolay kazanamaz.. ZEA BIDDY 'nın ise sezon yorgunluğuna tanıklık ettik. Artık dinlenme vakti bence onun için.
BIG PRIZE 'nin Halis'le olmayacağı belliydi, KOCAVEZİR ise aşama içerisinde, kışın sentetikte çok can yakar..




İkinci ayakta; sentetiği çok seven HOPA ŞAHI önde bomboş kaldığı son yarışında daha düzlükte yarışı bırakma noktasına gelirken, bugün çok da eksik olmadığı çimde UÇAN ABLA 'ya falan rağmen kazandı..
Cazip konumdaydı ve bizde vardı ama bu bir şeyi değiştirmez.. Sezon sonu bu tarz dengesizliklere daha çok kez tanık olacağımızın kanıtıydı bu yarış..
Yarış yavaş geçti, zemin sertti ve geriden doğru düzgün sprint gelmedi ama bu anlık sağlık değişimleri kolay kolay rastlayacağımız şeyler değil..
BONJOUR EL SAMAWI dışında dikkate değer bir performans yoktu.. 




Üçüncü ayakta; analizimde yanıldım.. EGENİN ASLANI istediği tempoları bulmuşken ben daha dirençli olmasını beklerdim.
At % 100'ünü koşmadı bence..
YÜKSEL ABİ ise Karataş'la olmuyor, çok güçlü ve kondisyonlu teşvik, üzerinde tabiri caizse tepinilme istiyor.. Bu at ekonomik binişten anlamıyor.
ÇAKMAKŞAH 'ın ise Ankara'da saçma sapan rakiplere geçilip, İstanbul'da böyle bir tempoda İngiliz atları gibi son vermesi her ne kadar favori olsa da mantıkla açıklanacak bir durum değildi. Çok ezici bir performanstı..
Bu arada Özcan da kafasında önceden yarışı koşmuş olmalı ki AFACAN gibi daima en geride giden atla 2-3 takip etti ama atı pek cevap vermedi.. Yine de bu akıllıca hamlesi ona 3.lük getirdi.
Gerideki atlardan sağlıklı bulduğum ve dolayısıyla takibe alacağım bir at yoktu..





Dördüncü ayakta; AZMANTOR 'un da TOR THE WINGS 'in de tempoya biraz gireceklerini düşündüm ama Hışman GOLDENPASS'i öyle bir başlattı ki yarışa Karataş hemen çekti atını zaten..
TOR da 2.likte gidip bu gruba gücü yetmedi..
WINNER MAN 'in de son iki yarışının aksine yürüyecek dermanı olmayınca, yarıştaki en iyi yeri tutan KAYI BEYİ yoklukta yine kazanmış oldu.
Koşudan çıkaracağımız en önemli sonuç; AZMANTOR 'un kafayı almadan asla kazanamayacağı, WINNER MAN' in de grubun en gerisinde ve birkaç boy gerisinde gidip sonlarda kanatlanmadan kazanamayacağı oldu..





Beşinci ayakta; çok yüksek bir tempo oldu.. Gün boyu çok doğru binişler yapan Özcan burada özüne döndü ve 2 numaralı tay ile, şuursuzca kaçan ve şansı bulunmayan bir atın erkenden sağrısına geldi.
WINTER SUNSHINE 'nin o kadar düzgün bir binişe çok daha akışlı gelip farkı açmasını beklerdim ama safkan dışarıdan atağa kalkar kalkmaz durdu..
Ahmet ise aksiyon/ritim bozukluğu yaşadı ve atı boşluğa basınca teşviği kesti.. Dışarıda olan o olsa sonuç değişebilirdi.




Son ayakta ise; D.Kaya'yı tebrik etmek gerekir çünkü UZAYABAKAN 'ı bir bilgisayar oyununda ben kontrol etsem birebir bunları yapardım :)
Yarış boyu kusursuz yerlerde gitti, tam zamanında yürüdü, teşviği etkiliydi vs..
Ama ABONE gibi dünyanın en narin atını, üstelik de arada 11 kg fark varken zorlanarak geçtiyse bence bu attan uzun vadede bir şey olmaz..
Bugün için sağlam tekti, yanıltmadı ama kendisiyle olan birlikteliğimiz fotoyu geçerken sona erdi :)



Sonuç olarak banko konusunda isabet sağlayıp günün sürprizini yazmayı ihmal etmesek de, üçüncü ve dördüncü ayak analizimizde yanıldık..
Altılıyı kaybettiğimiz yer ise beşinci ayak oldu..